9 Kasım 2012 Cuma

Mattan Dönünce Sağda Bekliyorum


Uzun zaman oldu şu sayfayı açamadım..
1 Ağustos günü iş çıkışı yeni evimin kira kontratını imzaladım ve o sırada gezegenler nasıl bir harekete girdilerse hayatım yeni bir şekil aldı..  4 seneden fazla süredir hayatımın büyük parçası olan enerji sektörü kontrolü eline geçirdi .. Elimde değil, ekmek parası… Şimdilik ona ödünç veriyorum zamanımı... Zor ve yoğun günler geçiyor, bilmediğim konuları çözüyorum, daha önce yüzmediğim sularda yüzüyorum, bazen karnıma sancılar giriyor, arada bir kurdeşen döküyorum.. Sonra bir nefes alıyorum ve buna de ‘Evet’ diyorum..
Yoga asana uygulamamı 5 senedir bu kadar aksatmamıştım, zaman bulamıyorum.. Sonra bahaneler dünyasını bırakınca, gün içinde her hissim kendi yogam oluveriyor. Ben farkındalığı elden bırakmazsam, yoga her yere yayılıyor, uzun süredir uyguladığım pozlarda keşfetmeyi ve izlemeyi öğrendiğim hislerim tüm gün benimle…
Bir e mail alıyorum, projenin süresini etkileyecek olan malzemeleri geç sipariş etmişim, başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor, ayaklarıma kadar inen suyun sıcaklığını size çizebilirim, o anda paralize oluyorum. İzlemeye devam!  Paralelde yapılması gereken başka işler var onları yapacak kafam gitmiş, konuyu kişiselleştirdiğimi fark ediyorum, beceriksiz hissediyorum, bunu hissetmeye vaktim yok diğer işleri yapmam lazım, panik oluyorum. Paniğimi izliyorum.  Sonra bir arkadaşım arıyor, nasılsın diyor, konuşacak vaktim yok, bir an önce kapatmanın yoluna bakıyorum, bazen söylediklerinin yarısını duymuyorum. İzlemeye devam!
Öyle bir şey ki andan koptuğum her anın farkındalığının peşindeyim, nefesten uzaklaştığım her anı izlemenin peşindeyim.. Elimde olmadan içinde bulunduğum zorluklara kızıyor, bir piyango çıksa muhabbetine giriyorum dostlarla, sonra bir gün i padimi alıyorum elime.. Rumi Quotes diye bir uygulama indirmiştim, günün Mevlana özlü sözünü okuyorum ve düğüm çözülüyor bir kez daha.. o hiç çözgüsü bitmeyecek düğüm..

‘Let the beauty of what you love be what you do’

Bu akşam eve girince mat beni çağırdı, çok keyifli bir uygulama yaptım… Bu yazı da ordan geldi galiba, matın çağırdığı andan..

Matın dışından selam olsun…

Namaste

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Sevmek Güçtür

Sevmek zayıflık, zayıflık incinmek, incinmek yaşam, yaşam güçtür.


Tüm dinler aynı noktada buluşuyor, teslimiyet diyor, bırak ve gitsin, o zaman yürekten kabullenme ve derinden bir ferahlık geliyor diyor.. Bu Allah sevgisinin mistik tanımlarından biri, Tanrı sevgisi, İnsan sevgisi, Doğa sevgisi, Yaşam sevgisi, Aşk.. istediğin şekilde adlandır.. Belki dil denen iletişim aracı gelişmezden evvel daha anlaşılırdı bu sevginin özü..
 İnsanoğlunun anlama çabasına küçük bir reveranstır  tanımlar..

Velhasıl kelam, insanlarız dünya içinde, dünya evren içinde, evren kaçmış karadeliğe, yani her şey bir varoluş, varoluş bir hareket, hareket bir titreşim, titreşim bir enerji, enerji etrafımızı sarmalayan her şey , aramızdaki bağ, ifadeleri, ölçerleri aşan..

Enerji bir duygu, duygu bazen sevmek, sevmek zayıflık, zayıflık incinmek, incinmek bir titreşim,  o titreşim bir yırtık kalbin ucunda, o yırtık ılık bir sızı.. Fark et, hayattasın. Hayattasın ve sızlıyor için, işte bu güç..O yüzden sevmek güçtür, Zayıflık güçtür, incinmek güçtür, hayattayız ve bu gücün ta kendisi..

Bir de pozlar var, yogadaki pozlar, oradaki zayıflıklar,  bacakların titremesi, kalçaların ağlaması.. Ağaç pozunda ayak bileğinin titremesi , kalçanın sağa sola sallanması ve tekrar yerini bulması yaşamdır. Yaşam, titreşimin içinden geçerek yol almaktır bir sonraki safhaya..Ayak bileğinin titremesi de ağaç pozuna dahil, nefes verirken ayak tabanından yeri itmek,  nefes alırken kollar ile gökyüzüne uzamak, hepsi dahil... Poz  histir. His, rüzgarda salınan yaprakların; dökülen savrulan , yağmur ile güçlenen yeşili derinleşen yaprakların hepsi. .. Poz, o salınıma  davet.. Salınım her şey ile olan bağımız an be an değişen, bütüne giden, bütünden kendi içine dönen.. Çünkü

‘‘Bu davet bizim
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine’’

Namaste

İncinmenin güç olduğunu anlatan güzel bir sunum için,
Buyurun buradan yakın..

http://www.ted.com/talks/brene_brown_on_vulnerability.html

28 Haziran 2012 Perşembe

66. SONNET

Tired with all these , for restful death I cry,
As, to behold desert a beggar born,
And needy nothing trimm'd in jollity,
And purest faith unhappily forsworn,
And guilded honour shamefully misplaced,
And maiden virtue rudely strumpeted,
And right perfection wrongfully disgraced,
And strength by limping sway disabled,
And art made tongue-tied by authority,
And folly doctor-like controlling skill,
And simple truth miscall'd simplicity,
And captive good attending captain ill:
Tired with all these, from these would I be gone,
Save that, to die, I leave my love alone.


William Shakespeare

27 Haziran 2012 Çarşamba

66. SONE

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, 
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. 
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, 
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, 
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru, 
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, 
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru, 
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, 
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, 
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, 
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, 
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e  
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, 
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama. 
      
William SHAKESPEARE

Çeviri : Can YÜCEL

1 Haziran 2012 Cuma

Yollara Düşmek

Günaydın canım

Günaydın

bu sabah uyandım , sensiz
ılık suyla yüzümü yıkadım uyanmaktan korkarcasına, sensiz
kirpiklerimi boyadım, banyoda aynada yanımda yansıman yok

canım
başladı sensizliğim
bu da bir tad
ekşi ayva kurusu gibi

biliyorum,
aynı sana alıştığım gibi
buna da alışacağım,
sensiz


dün akşam eve yeni arkadaşlarım geldi
onlarla güldük biraz, sensiz
sonra uğurladım onları kapıdan,
geriye ben kaldım
sensiz

 …………………………………..

uzaktan bakmak iyi olacak
görmek bana da iyi gelecek

tüm bağlarımızın bizi nereden bağladığını görürken
fark ederken sınırlamalarımızı, sınırlandırılmamızı
biz bize aynısını inceden yaparken

nasıl iyi gelecek bu yollar

…………………………………..

her sevgili yollara düşsün

sevgilisi onu yollara düşürüyorsa
O duysun diğerini,
asfaltların sıcak kokusunda

o zaman içine baksın kişi
sevmek bir kişiyle değil
bir evrenle evlenmek

bir eve hapsolmadan
hep kendini yenilemek

işte bu yüzden
yollara düşmeli


tam o yola düşmüşken
-sevmek yoluna-

29 Mayıs 2012 Salı

Acı

Kalbimin ucuna değdiğinde sıcak ateşler
Yazmanın ateşi sönüyor, acıyı dindirmek için serin sular çağlıyor içimde
Bundandır sana gelemedim harfler kelimeler boyunca beyaz sayfa


Sonra O'na yazarken hem söyledim hem anladım

Öfke sevgiden doğuyor
Sonra öyle büyüyor ki sevgiyi öldürüyor


****
Bu döngüye kapılınca hemen bir farkındalık ışığı bitiverdi yanıbaşımda

Hızla dönen topaç olup merkezde kalmak mı
Yoksa salınıp durmak mı
Bir saatin sarkacı nasıl gidip geliyorsa öyle

***

İzlemeye devam et !

Ya da yüzmeye devam et ,
Kayıp Balık Nemo'yuz hepimiz ne de olsa :)

http://www.youtube.com/watch?v=igEyiS2bfrU

11 Ocak 2012 Çarşamba

Önüm Arkam Sağım Solum Sobe

Önüm arkam sağım solum sobe J
Yok yok
Solum soğan, sağım sarımsak

Bu yazacaklarımı sarımsaklasak da mı saklasak sarımsaklamasak da mı saklasak?

Nedir bu başlık mirim? Bildiğim tekerlemelerin peşpeşe dizilimi değil bu..
İçindeki anlam, bir kabuk altta, az sonra

‘‘Basamakta durmayın otomatik kapı çarpar’’

Buyrun girin içeri

Diyeceğim o ki

Bir hafta kadar oluyor,  sağ kaşımın alt ucunda Vezüv kıvamında bir sivilce var. Oldum olalı sivilceli bir kız değildim, ergenliği de hafif sivilcelerle atlattım. Gel gör ki, bir gün bende bir sivilce peydah olmaya ki, o sivilce tüm sivilce sıkıcılarının gözdesi olmasın.

Bizim aileye ağabeyimin eşi Çiğdem ile giren ‘sivilce seviciliği sıkıcılığı’ paradigması sonradan farkettim ki toplumumuzda hiç de azımsanmayacak bir çoğunluk tarafından benimsenmiş.

Çiçeği burnunda sevgilim mesela, kendi sivilcelerinin ivedilikle benim tarafımdan sıkılmasına bayılıyor. Diğer taraftan canım mesai arkadaşım Yasemin (Yılmaz olan) dünyanın bütün sivilcelerine karşı derin bir nefret besliyor ve hemen sivilcenin özünü bir pamuk parçasına dökmek , o öze içli içli bakmak için sabırsızlanıyor, heyecanlanıyor. Yani Çiğdem’in bana verdiği gözlüklerle dünyaya bakınca , insanların sivilce ile olan ilişkilerinde daha önce farketmediğim bir boyutu gözlemleme fırsatı buldum. Bu hediyesi için kendisine en derin şükranlarımı sunuyorum.

Alis’in dünyası gibi, her pencerenin ötesinde başka bir pencere var misali, bu sabah bir ışık daha yandı ben Gebze’deki hiper ortopedik ofis sandalyemde müşterilerde biriken alacaklarımız ile ilgili raporuma bakarken.. Biraz önce bahsettiğim sağ kaşımın alt ucundaki yanardağ tadındaki sivilce son bir haftanın en iyi yardımcı oyuncusu, hayatımdaki başrolü ona vermedim ama her sahnede bir şekilde O da var. Aklımın bir ucu onda. Daha ne kadar büyüyecek, ne zaman kuruyup gidecek falan filan J  Derken ben ekranda rakamlara bakıyorum, bilincimin bir ucunda asılı sivilcem veeee ışık yandı !! 
Sağ yanımm..
Güzel yanım, nazlı yanım, sağ yanım..
Bu sivilce benim sağ kaşımın  sağ ucunda...
Nermin’in düğünü zamanı çıkan o efsanevi 4 başlı sivilcem de sağ yanağımdaydı.. İzini orda bıraktı..
Her yıl iki defa nüksetmese olmayan, arkadaşlar arasında Hıdır diye çağırdığımız sevgili uçuğumun yeri burnumun sağ ucu
Göz muayenesinde o irili ufaklı harfleri okumaya çalıştığımda yamuk yapan
sağ gözüm
En belirgin et benim sağ göğsümün altında
5 yaşında düştüğümde sağ kaval kemiğim ortadan ikiye kırılmıştı
İç menisküsü lime lime olan yine sağ dizim
Utthita Trikonasanada nitrojen sala sala kütürdeyen sağ kalçam
Sola düşürüp bacaklarımı yerde uzanmış çevirme hareketi yaparken havada kalan sağ omzum
Uddhiyana bandha yaparken boğazımın sağında bir düğüm oluyor, bir çekilme, bir acı..

Sağa yang diyorlar, sola yin
Sağa eril, sola dişil enerji
Sağım babam, solum annem
Bu yüzden olabilir, dengelemek için
Saçlarımı asimetrik kestirdiğimde solu kısa yaptım, sağı uzun

Yani önüm arkam sağım solum aynı değil , sobe yok

Sağım başka solum başka telden çalıyor , biri soğan biri sarımsak

Gary Kraftsow’un dediğine geldim sonuç olarak
‘This world is perfectly imperfect. ’
( Bu dünya mükemmel biçimde kusurlu)

Bu mükemmeliyet içinde  o zaman izlemeye devam, nedenini hiç göremeyeceğim belki, ama bakmaya devam, sağımı sevmeye, onu bütün arızaları ile kabullenmeye onu anlamaya çalışmaya devam....

Foto : Sol yanım, dişil yanım, kısa saçım
Fotoğrafçı : Selda Sefer

Namaste

2 Ocak 2012 Pazartesi

Ben Sen O Biz Siz Onlar

Onlar vardı önce annem ve babam sanki Adem ile Havva’dan bile önceydi benim için öyleydi Durero o muhteşem tabloyu çizmemişti henüz gaz ve toz bulutu yoktu Sizlere anlatmak gerekirse sayın seyirciler Bizdik bir evin içinde dünyalarımız ev içinde evler dünya içinde Onlar anlatırdı bana hayat yaşamak sevmek yalan söylememek Cumhuriyet gazetesi TRT 1 Kenan Evren Bülent Ecevit ben dinliyor büyüyordum onlar anlatıyor ve ufalıyorlardı elleri buruşuyordu  gözlerindeki çizgiler artıyordu benim yanaklarımın alı artıyordu ben giderken onlar dönüyordu bunu şimdi şimdi anlıyorum kırılma noktasını çok net hatırlıyorum ‘‘Her şey birdenbire oldu Yer Gök birdenbire’’ Kadıköy’de Beşiktaş İskelesinin önündeydim tam oniki sene önceydi O orda kız arkadaşıyla beni bekliyordu geleyim ve karışsın ortalık  mayıs ortasında şimşekler çaksın ve çocukluk bitsin diye
**
Oniki sene sonradan yani şimdiden bakarken düşünüyorum  Sen de büyük ihtimal oralardaydın belki de hasırlarda çay içiyordun bir sokak çocuğundan mendil alıyordun
**
İşte o anda iskelede mayıs ortası çakan şimşeğe hayretle Ben ben oldum öğlen güneşinin yırtıldığı anda geçtim bir safhadan diğerine Onların anlattıkları anlamlanmaya başladı

Herkesinki gibi bir hikaye bilirsin yine de bana öyle derin Mariana çukuru halt etmiş...


*** Tablo Durero'dan Adem ve Havva