Yaratıcılığım tavanda..
O hiç durmayan zihin var ya sokulduğu her anda detayları fark edip her
birinin tadını çıkarıyor.. Üretmeyen yaratıcılık hali diye adlandırayım bu kafayı.
Her an yanı başımda olan güzelliğin farkında, bunun keyfini yaşıyor ve tam bu
detayı paylaşma niyetindeyken, başka bir güzelliği fark ediyor, ona doğru uzanırken,
geliyor bir diğeri.. Süren bir farkındalık hali, daldan dala atlıyor
demeyeceğim, akıyor, her farkındalık bir ötekini adeta doğuruyor.. Sonra
zihin bunların hepsini serbest bırakıyor... Bildiğine tutunmadan , olana doğru
kayıveriyor..
Üretmeyen yaratıcılık bana bazen geliyor. Bu dönemler hemen bi' not
alıvereyim diyorum ama o kadar hızlı geliyor ki yetişemiyorum , not mot yalan
oluyor. Bu sabah erkenden karşılaştığım kıvırcık tüylü köpeklerini
gezdiren John Lennon gözlüklü komşum mesela.. Ne kadar
tatlı bir selamlaşma ânıydı..
Bir hafta önce Banu ile Pranayama eğitimindeydik bütün cumartesi esnemiş
ve akşam da eve gelince erkenden uyumuştum. Sonrasında Brahmana uygulamasını
yani nefes aldıktan sonra tuttuğun nefes adaptasyonlu yoga uygulamasını hafta
içi her akşam aynı saatte uyguladım, akşamları pek bir şey yapmadım, erken
yattım, işe erken gittiğim için erken kalktım, yoksa biraz daha uyuyabilirdim:)
Çok verimli bir haftaydı, keyifle çalıştım, elime yapışan işlerin
bazılarını temizledim, sürpriz çıkan sorunları dert etmeden kucakladım sonra
düğümler kendiliğinden çözüldü.
Cyndi Lee’nin anlattığı California'daki Budist merkezinde çıkan yangındaki
rahiplerin hikayesi gibi. Hızla ilerleyen yangın için civar itfaiyeleri
birlik olmuş , söndürme çalışmaları sürüyor, önlem olarak bölgenin
boşaltılmasını istiyorlar. Yaşamlarını merkezde sürdüren rahiplerden beşi
kalıyor.. Cyndi demişti ki 'yangınla buluştular' ('they met the fire' )
yangın ile buluşup onunla bir oldular.. Sonra ne mi oluyor? Yangın söndürülüyor…
İtfaiyecilik açısından bir mucize…Yangın ile bir olup , onu dindirmek… Yangını,
yenmek gereken bir düşman olarak değil, rehberlik edilecek bir arkadaş olarak
karşılamak…
Nefes adaptasyonlu yoga uygulaması bana beş rahibi hatırlatıyor. Banu nefesi
tut ama uzamaya devam et diyor, sesi kulaklarımda. Ben tuttuğum nefes süresince
nefesi alacağım anı beklemeden, ona rehberlik ediyorum içimdeki alanda. Nefesi
tutuyorum bir akşam, bi’ bakıyorum üst sırtta gizli bir fermuar var sanki, çıt
diye bir dişini açığa bırakıyor ve iki omurun arası açılıveriyor. İçimdeki
alanın sınırı yok, her gün bir yere dokunuyor. İstemediğime, zorluklara
rehberlik ettikçe, bir bakmışım o sıkışıklık içimde erimiş. Yol ver, izin ver,
aksın.. Aynı yaratıcılığımın akması gibi, aynı ofiste işlerin tıkırında gitmesi
gibi..
Namaste
1) Bana el verenler, solda İris ve sağda Nihan, mekan Cihangir Yoga
2) Beş rahibin hikayesini merak edenlere http://www.amazon.com/Fire-Monks-Mind-Meets-Wildfire/dp/0143121375
1) Bana el verenler, solda İris ve sağda Nihan, mekan Cihangir Yoga
2) Beş rahibin hikayesini merak edenlere http://www.amazon.com/Fire-Monks-Mind-Meets-Wildfire/dp/0143121375